300 km hızla gitmeye çalıştığım bir yaşamdan, 10 km’ye düşme çabasında- zorunluluğunda buldum kendimi
gönüllü karantina günlerinde.
Hız...
Sözlükteki ilk anlamı “çabukluk”.
Benim yaşamımdaki izdüşümünü ikinci anlamda buldum.
“Çaba, güç, gayret, takat”
(Diğer anlamı ise “Alınan yolun harcanan zaman oranı”. Bu başka bir yazının konusu olsun…)
Sözcükler mi anlamı yaratır yoksa anlam mı o sözcüğe takılır emin değilim. Anlam, dünyamızı yaratır ve biçimlendirir. Bazen de dünyama yüklediğim anlamlar yaşamımı yaratır.
Hız benim yaşamımda çaba, güç ve gayretle anlam bulmuş. Hızlı olmadığım, güçlü olmadığım, gayret etmediğim zamanlarda yermişim kendimi en çok. Bu eleştiriyi duymamak için iç sesimde, pek de fırsat vermemişim kendime, durup nefeslenmeye, olana hürmet etmeye…
Hürmet.
Hızın yerine hürmeti koyduğumu farkettim yazarken. Sözlük diyor ki hürmet “saygı”dır.
Bazen karşılıklar yetersiz gelir. Bu da o durumlardan birisi. Hürmet daha fazlası. “İnsanlara karşı dikkatli, ölçülü, özenli davranmaya neden olan sevgi duygusu, değer yargısı” diyor bir başkası.
Kalbimi dinliyorum. Tüm yaratılana dikkat, özen ve sevgi ile yaklaş diyor. Hürmetle olmak, hürmetli olmak… “Yaratılanı severim, Yaratan’dan ötürü” demiş güzel Yunus.
Kendime şahit gözüm içlendi birden:
“Elif, elif olalı
sürat yolun tıkalı
bunca zaman ettiğin
buldu seni bulalı
hürmet eyle sevdiğim
gönül yolun yaralı”
Yaratana, yaratılana hürmet yolummuş şiir. Ara ara yazdığım, çokça okuduğum, kalbime aldığım, acıma, sevincime kattığım…
Öyleyse yola devam…
Şiirle, aşka...
(Bugün Dünya Şiir Günü’ymüş. Şiirle yazmaktayken öğrendiğim, hoş bir tevafuk. Kutlu olsun. Bol şiirli günlerimiz olsun.)